Akciğer kanseri, erkeklerde en sık görülen kanser çeşididir ve gün geçtikçe kadınlarda görülme sıklığı da artmaktadır. Akciğer dokusunda ki hücreler diğer kanser türlerinde olduğu gibi düzensiz şekilde artarlar. Bu kontrolsüz çoğalma, hücrelerin çevredeki dokuları istila etmeleri veya akciğer dışında ki organlara yayılma ile sonuçlanabilir. Tüm dünyada her yıl 1,3 milyon kişinin ölümüne neden olduğu bilinmektedir.
Akciğerde başlayan kanserler, küçük hücreli olan ve küçük hücreli olmayan olarak ikiye ayrılır. Bu kanser tiplerinin birbirinden ayırımı, hücrelerin mikroskop altındaki örüntülerine göre yapılır. Her iki tip kanserde değişik şekillerde gelişip yayılır ve tedavi edilir. Küçük hücreli akciğer kanseri küçük hücreli olmayan akciğer kanserine göre daha az yaygındır ancak daha hızlı gelişir ve vücudun diğer organlarına yayılması daha fazladır.
Akciğer kanserinin oluşumu tek bir nedene bağlı olmaz, bir çok faktör birleşerek akciğer kanserinin oluşumuna neden olmaktadır. Tüm akciğer hastalıklarında olduğu gibi akciğer kanserinde de en büyük risk faktörü sigaradır. Tütünde ki kanserojen maddeler akciğerde ki hücrelere zarar verdiği için zamanla bu zararlı etkiler hücrelerde kansere neden olabilir. Bazı sanayi kuruluşlarında kullanılan absest isimli madde akciğer kanseri için en büyük ikinci riski oluşturmaktadır. Bu madde solunduğu zaman akciğer hücrelerine yapışarak zarar vermektedir. Absest kullanılan bir sanayi kolunda çalışan işçinin sigarada kullanması halinde akciğer kanserine yakalanma riski 5-6 kat artmaktadır. Hava kirliliği; cam, seramik, batarya, boya, çelik ve döküm işçiliği diğer risk gruplarıdır.
Akciğer kanserinde bitmek bilmeyen devamlı bir öksürük vardır ve bu öksürük zaman zaman hemoptizi ile görülebilir. Nefes darlığı, sık sık bronşit gibi akciğer hastalıkları geçirmek, nefes darlığı, hırıltılı solunum, boyun ve yüzde şişlik, iştahsızlık ve kilo kaybı ile yorgunluk akciğer kanserini düşündürmesi gereken bazı belirtilerdendir.
Bu belirtilerin varlığında hekim kapsamlı bir değerlendirmenin ardından hastadan bazı testler ister. Röntgen, bilgisayarlı tomografi, MR, kemik sintigrafisi ve biyopsi tanı içi kullanılan bazı testlerdir. Bunlardan en önemlisi olan biyopsi dört farklı şekilde yapılabilmektedir:
- Bronkoskopi: İnce ve ışıklı bir tüp ( bronkoskop) hava yollarını görmek için ağızdan sokulur, hava yolları incelenir ve buradan küçük bir doku parçası alınması yöntemidir.
- İğne aspirasyonu: Göğüsten bir iğne sokularak tümörden küçük bir doku parçası alınması işlemine denilir.
- Torasentez: Bir iğne kullanılarak akciğerleri çevreleyen sıvıdan biraz alınıp bu örneğin incelenmesine verilen addır.
- Torakotomi: Kanseri tanımak için tümörden bir parça almak amacıyla göğüs kafesinin cerrahi müdahale ile açılmasına denilir.
Akciğer kanserinin tedavisinde kanser hücrelerinin tuttuğu küçük bir akciğer lobunun yanı sıra bazı durumlarda bir akciğer tamamen cerrahi müdahale ile çıkarılabilmektedir. Ayrıca hastalara rodyoterapi, kemoterapi gibi tedavi teknikleri de uygulanır. Bu tedavilere ek olarak bir fizyoterapist eşliğinde fizik tedavi ve rehabilitasyon programına alınan hastaların semptomlarının hafifletilmesi, hayat kalitesinin yükseltilmesi amaçlanır. Rehabilitasyon kapsamında hafif vibrasyonlarla birlikte postüral drenaj sekresyonların atılmasına yardım eder. Ancak hastada hemoptizi varsa ozaman perküsyon ve shaking kontraendikedir. Hastaların radyoterapileri sırasında pulmoner fibrozis gelişebilir, bu nedenle solunum kontrolü yapılmalıdır. Terminal dönemde de yine sekresyonların atılması için postüral drenaj ve vibrasyonlar yapılabilir.
3.453 kere okundu
Gerçekten kötü bir hastalık bilgi için teşekkürler.