Hemipleji serebral dolaşımda ki patolojik değişimler sonucu gelişen ve vücudun bir yarısında nöromusküler fonksiyon kaybı ile karakterize, halk arasında “inme” olarak tabir edilen bir vasküler bozukluktur. Serebrovasküler olaylar, tümörler, damarların inflamasyonu, kollajen vasküler hastalıklar ve bakteriyal endokarit gibi nedenlerle açığa çıkar. Hemipleji tablolarında beyin kanaması ve beynin kansız kalması (hemoraj ve iskemi) klinik olarak en çok karşılaşılan nedenlerdir.
Yaş, hipertansiyon, kalp hastalıkları, diabet, ateroskleroz, obezite, sigara ve kahve alışkanlığı, sedanter yaşam SVO gelişiminde risk faktörü oluşturur. SVO’lu hastaların klinik bulguları beynin anterior yada posterior damarlarının etkilenmesine göre farklılık gösterir. Anterior dolaşım problemlerinde daha çok hemiparezi ve hemianestezi görülürken; posterior dolaşım problemlerinde en çok karşılaşılan klinik tablolar ataksi ve vertigodur.
SVO’ların patogenezi incelenirken 4 farklı gruplandırma yapılabilir. Trombolitik tip iskemik SVO’ların %40ını oluşturmaktadır. Genellikle geniş kan damarlarının özellikle de karotid ve orta Serebral arterin arteriosklerotik tromboz veya oklüzyonu ile oluşmaktadır. Embolik tip tüm SVO’ların %30unu oluşturur ve genellikle kolestrol veya arter duvarında ki diğer hematojen materyallerden kaynak alır veya kardiak kökenli olabilir. Laküner tipte ise geniş damarlarla ilgili sorun vardır ancak küçük perfore dalları tutmaktadır.Son tip olan Hemorajik SVO’lar daha ender görülmekle birlikte ağır bir tabloyla seyreder. Kanama ani başlar ancak etkisi ömür boyu sürer. Eğer hemoraj hemen absorbe edilirse prognoz daha iyidir.
Hemipleji temel olarak vücudun tek taraflı fonksiyon kaybı olarak tanımlansa da aslında bir klinik belirtiler topluluğudur. Motor afazi, omuz subluksasyonları, görme bozuklukları, inkontinans, hafıza sorunları, ataksi, koma, duyu kaybı ve horner sendromu gibi semptomlarla da birleşir. Bu semptomlar beyinin etkilenen damarları ve etkileniş biçimine göre farklı kombinasyonlarla görülür.
Hemiplejide total paraliziye uğrayan ekstremitede derin tendon refleksinin alınamadığı döneme flask dönem denir. Flask dönemde ekstremiteler ağırdır ve hiçbir yolla istemli hareket elde edilemez. İyileşme sürecinde karakteristik olarak flastisiteden spastisiteye ve sonrasında da normal kas tonusuna doğru geri dönüş gözlenir. Genellikle proksimal eklemler distal segmentlere göre daha çabuk döner. En iyi fonksiyonel geri dönüşün 6ay ile 2yıl arasında gerçekleştiği bilinmektedir.
Hemipleji tedavisinde fizik tedavi ve rehabilitasyon programı uygulaması şarttır. Fizyoterapist’in yapacağı değerlendirme sonucu hastanın seviyesi belirlenir ve hangi tedavi yönetiminin seçileceğine karar verilir. Konvansiyonel yöntemin yanı sıra Brunstorm, Bobath, PNF ve Johnstone hemipleji tedavisinde fizyoterapistler tarafından sıklıkla kullanılan nörofizyolojik yaklaşımlardır. Bu tedavi teknikleri için sitemizde arama yapabilirsiniz..
Aşağıda ki videodan tipik bir hemipleji hastasının değerlendirilmesini inceleyebilirsiniz.
51.392 kere okundu
Soldan inme bende hastayım yardımcı olursanız sevinirim