Diskte meydana gelen ilk değişiklikler muhtemelen biyokimyasaldır ve yaşlanmanın bir parçası olabilir. Gençlerde anulus fibrozus başlıca tip-1 ve tip-2 kollajen, nukleus tip-2 kollajen içerir. Dejenere diskin nukleusunda ise yeni ancak uygun olmayan tip-1 kollajen yapılır. Yaşlanmayla anulus ve nukleustaki proteoglikan içeriği değişir. Proteoglikanların boyları kısalır. Keratan sülfat oranı artar ve proteoglikanlar daha az yapılır. Böylece disk daha az su tutar. Yaşlanmayla meydana gelen biyokimyasal değişikliklerin üzerine travmanın eklenmesiyle dejenerasyon hızlanır. Son plak kırıklarına neden olan kompresyon travmaları diskin şişkinliğini azaltır ve anuler yırtıklara eğilimi arttırır. Tekrarlayan rotasyonel zorlanmalarla anulus fibrozusta önce sirkumferansiyal yırtıklar sonra bunların birleşmesiyle radiyal yırtıklar oluşur. Nukleus pulposus bu yırtıklardan girerek herniye olabilir. Herniasyon olmasa bile multipl yırtıklarla anulus zayıflayarak sirkumferansiyel bulging (taşma) meydana gelir ve disk yüksekliği azalır.
Proteoglikan ve nukleusun içeriğinin kaybıyla diskin yüksekliği büyük ölçüde azalır. Anulus fibrozusun vertebra cismine yapıştığı yerlerde çepeçevre osteofitler teşekkül eder. Endplatelerin altındaki kemik dokusu skleroze olur. Yailanmayla meydana gelen sirkumferansiyel vertebra korpusu geniilemesi osteofitlerin teiekkülüyle daha da artar.
Mobilitenin azalması yada instabilite nedeniyle bir seviyede değişen mekanik anormal güçleri komiu segmentlere ileterek buralarda da dejenerasyonu bailatır. Bir spinal hareket segmentinde ileri derecede dejenerasyon bu seviyedeki hareketi azaltır. Bu da, bir üst ve bir alt seviyedeki üç-eklem kompleksi üzerine daha fazla yük binmesine yol açarak her yeni seviyede yukarıda anlatıldığı gibi dejeneratif değişiklikler geliştirir. Bir seviyeden diğerine dejenerasyonun progresif yayılmasıyla oluşan tablo çok seviyeli spondiloz ve stenozdur. Bu sürecin son dönemi; her seviyede santral stenoz ve bir çok seviyede sinir basısıyla bütün bir vertebral kolon bölümünü tutan ağır dejeneratif hastalıktır.
Dejeneratif sürecin dönemleri
Dejenerasyon süreci birbirini izleyen üç fazda incelenebilir:
- Disfonksiyon fazı: Bu fazda patolojik anatomik değişiklikler minimaldir ve belki de reversibldir. Buna karşın tutulan hareket segmentinde fonksiyon normal değildir. Bel ağrılı hastaların büyük bir grubu bu fazdaki değişikliklere sahiptir. Disfonksiyon fazındaki değişiklikler ve semptomlar başlıca faset eklemleriyle ilgili olmakla birlikte disk de tutulmuştur. İntervertebral diskte küçük anüler yırtıklar ve bazen disk herniasyonu vardır.
- İnstabilite fazı: Ara fazdır. Disk yüksekliği azalır. Anulus fibrozus yarı şiş bir top gibi çepeçevre bulging yapar. Faset eklem kartilajı dejenere olur, bağları ve kapsülü gevşer. Bu değişiklikler sonucu, üç eklem kompleksinde hareket açıklığı artar ve anormal bir şekil alır. İnstabilite döneminde hastaların yakınmaları daha ciddi ve daha sıktır.
- Stabilizasyon fazı: Faset eklemleri ve intervertebral diskteki fibrozis , osteofitler ve fasetlerin genişlemesi sonucu hareket azalır ve eklem stabilize olur.
Kronik bel ağrıları, paraspinal kaslarda histomorfolojik ve striktürel değişikliklerle birliktedir, bel kasları daha küçük daha yağlı içeriktedir, selektif düzeyde kas fibril atrofisi vardır. Bu nedenle lomber paraspinal kaslar daha zayıftır ve aşırı yorgunluk sergilerler. Ek olarak, paraspinal kasların koordinasyon zayıflığı kronik bel ağrısı ve aşırı lomber kas yorgunluğu ile ilişkilidir. Ağrıya sekonder kullanmama ve kondisyonsuzluk nedeniyle yaygın olarak bu değişiklikler ortaya çıkar ve dekondisyon sendromu olarak adlandırılır. Son çalışmalar, gövde kaslarının refleks inhibisyonu ve kas spazmının dekondisyon sendromuna katkı yapabileceğini bildirmektedir
12.817 kere okundu