Obstrüktif akciğer hastalıklarından olan kronik bronşit, sessiz başlayıp yavaş ilerleyen bir solunum sistemi hastalığıdır. Sigara, kirli hava ve tozlu ortamlarda çalışma gibi nedenlerle ortaya çıkan bu hastalık öksürük, balgam ve nefes darlığı gibi şikayetlere neden olur. Daha önceki yazımızda geniş olarak ele aldığımız kronik bronşitin tedavisine bu yazıda değineceğiz..
Kronik bronşitli hastaların tedavisinde kullanılan ilaçlar hastanın ve hastalığın durumuna göre seçilir. Doğrudan solunum yoluna uygulanan ilaçlar ve solunum alıştırmaları kronik bronşitte çok yararlı olmaktadır.
Solunum tedavisi uygun bir alet ile çeşitli ilaçların aerosol olarak püskürtülmesi biçiminde uygulanır. Bu yöntemle antibiyotik, balgam söktürücü, bronş genişletici ve iltihap giderici ilaçlar verilebilir. İlacın doğrudan solunum yoluna verilmesi, sindirim sisteminden ve kandan geçerek zararlı etkiler yaratmasını engeller. Bu yöntemle ilaç, etkilenmesi istenen dokuya doğrudan ulaştırılabilir.
Antibiyotik tedavisi yıllarca son derece gelişigüzel uygulanmıştır. Özellikle kış aylannda koruyucu antibiyotik tedavileri bile yapılıyordu. Artık günümüzde bu yaklaşım geçerliliğim yitirmiştir. Antibiyotik tedavisi yalnızca ateş, öksürük ve aşın balgam çıkarma gibi enfeksiyon belirtilerinin alevlendiği durumlarda uygulanır. Bu uygulama için sorumlu bakterileri ve doğru antibiyotiği saptamak amacıyla balgam kültürü alınmalı, antibiyogram yapılmalıdır. Böylece hastalık etkenine karşı etkili olan antibiyotik belirlenebilir.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Kronik bronşitli bir hasta mutlaka bir fizyoterapist eşliğinde rehabilitasyon programına alınmalıdır. Rehabilitasyon programında sekresyonların atılması, gevşemeye yardımcı olarak solunum kontrolünün kazanılması, toraks mobilizasyonu sağlanarak solunum koordinasyonunun kazanılması ve egzersiz toleransının artırılması amaçlanır.
Bütün kronik bronşitli hastaların hastalıklarının prodüktif devrelerinde postüral drenaj yapılmalıdır. Enfeksiyon yoksa sekresyonlar mudoiddir. Mukoid sekresyonlar hacimce küçüktür ve çabuk çıkartılabilir dakat hastaların büyük bir efor harcaması gerekir. Enfekte olan pürülan durumlarda sekresyonlar hacimce daha büyüktür ve hasta kolaylıkla ekspektore edebileceği halde tedavi daha uzun sürer.
Hastalara gevşeme ile solunum kontrolünün nasıl yapacağı öğretilmelidir. Bir dispne atağında kronik bronşitli bir hastanın göğsünü inspirasyon pozisyonunda tutma eğiliminde olduğu gözlenir. Eğer hastaya gevşeme ile solunum kontrolü yaptırılabilirse dispne ataklarında zorluk çekmez.
Solunum kontrolü için üst göğsün kontrolü, abdominal bölgenin serbestliği esastır. Hastaya ekspirasyonu uzatmadan alt göğsüne nefes alması söylenir ve hasta kontrollü bir solunum yapana dek buna devam edilir. Bu sağlandıktan sonra solunum hızını azaltmak ve derinliğini artırmak için çaba harcanır.
Hastalar dispne atağına girdiklerinde gevşeme pozisyonlarını kullanmalıdır, bunun için tüm hastalara yüksek yan yatış, öne dayanarak oturma, gevşek ayakta durma, öne dayanarak ayakta durma ve gevşek ayakta durma gibi gevşeme teknikleri mutlaka öğretilmelidir.
Kronik bronşitin akut ekserebasyon dönemlerinde eğer enfeksiyon gelişirse durum çok çabuk kötüleşebilir. Fazla bronşial sekresyon meydana gelirse birazı eksporte edilse bile büyük bir miktarı birikir ve tıkanıklık meydana gelir. Ekfeksiyon nedeni ile hava yollarının lümeni daralır ve daha fazla obstrüksiyona neden olur. Bu yüzden akciğerlerden perifere yetersiz gaz değişimi olur, kanda parsiyel oksijen basıncı düşer. Artan PaCO2 nedeni ile hasta sersemler, konfüzyona girer. Bu halde ki bir hasta yoğun fizik tedaviye ihtiyaç duyar ve bazen postüral drenaj yöntemi etkili olmayabilir. Entübasyon gerekebilir, ekserebasyonun erken dönemlerinden itibaren tedavi her saat başı tekrarlanmalıdır.
2.571 kere okundu