Osteoporoz düşük kemik kütlesi ve kemik mikromimarisinin bozulması ile karakterize, kırık riskinde artış ile sonuçlanan artmış kemik kırılganlığına yol açan sistemik bir iskelet hastalığıdır. Yeni tanımlamalarda kemik yoğunluğu ve kemik kalitesinin birleşmesini yansıtan kemik gücünün azalmasının kırık riskini artırdığı belirtilmektedir. Kemik yoğunluğu hacim başına mineral miktarını ifade eder. Kemik kalitesinde ise kemiğin mimari özellikleri ve kemik döngüsü, hasar birikimi ve kemik mineralizasyonu rol oynar.
Çeşitli nedenleri ve klinik formları olan osteoporozda, menapoz ve yaşlanma en sık iki neden olmakla birlikte postmenapozal kadınların tümünde neden osteoporoz gelişmediği anlaşılamamıştır.
Osteoporozun en önemli klinik sonucu kırıktır. Kemik kırık riskini belirleyen faktörlerden kemiğe ait nedenler kemik kütlesinde azalma, mikroyapısal değişiklikler ve geometrik özelliklerdir. Düşme sıklığının artması, koruyucu reflekslerin azalması ve yetersiz yumuşak doku kemik dışı nedenlerdir. Bu faktörlerden en önemlisi kemik kütlesidir. Kemik kütlesini belirleyen faktörler de doruk kemik kütlesi ve kemik kayıp hızı ve miktarıdır. Bu sebeple osteoporotik kemik kırığı olanlarda kemik kütlesinin düşük olması, doruk kemik kütlesinin düşük veya kemik kaybının fazla olmasına bağlıdır.
Osteoporotik kemiğin özellikleri incelendiğinde; sıklık olarak yük altında kalan kemikte, yorgunluk adı verilen süreçle bir süre sonra yetersizlik geliştiği, bu süreçte mikroçatlaklar biriktiği görülmektedir. Mikrohasar kemik mineral dansitesini etkilemezken, kemiğin sertliğinde ve gücünde azalmaya neden olmaktadır. Osteoporozda oluşan kemik kaybı, mikro çatlakların oluşturduğu kronik yorgunluk hasarını tamir etmek için kemik döngüsündeki değişiklikler ve trabeküler kemiği oluşturan trabeküler elemanlar arasındaki bağlantıların kaybolması ile ilişkilidir. Kemik kaybıyla önce trabeküllerde incelme hatta bazı vakalarda trabeküler plaklarda perforasyon görülür. Kortikal kemikte de mikro çatlaklarla rezorpsiyon boşlukları arasında bağlantı vardır. Kemik döngü hızının yüksek olması durumunda kemik kütlesinden bağımsız olarak kırık riski artmaktadır. Yüksek döngü hızı aynı zamanda matriksin ortalama yaşam süresini azaltarak kemik mineral yoğunluğunun azalmasına neden olmaktadır.
Yaşlanan toplumlarda önemli bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkan osteoporozda düşük kemik kitlesi, kırıklara yol açarak çeşitli ülkelerde morbidite ve mortalite üzerinde büyük etki yaratmaktadır. Osteoporozda özellikle kalça, omurga ve ön kol kırık riskinde artış görülür. Kalça kırıklarının maliyeti yüksek olup, morbidite ve mortaliteyi büyük ölçüde artırır. Vertebra ve önkol kırıkları yüksek maliyetli olmamakla birlikte morbidite üzerinde anlamlı artış yapmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yaşam boyu osteoporotik kırık riski %30-40 olup, sadece kalça kırıkları için bu risk %13-19’dur. Ayrıca toplum yaşlanmasına bağlı olarak osteoporotik kırık insidansı kesin olarak artış göstermektedir.
Osteoporoz asemptomatik seyredebildiği gibi, kırık veya kemik ağrısı ile karşımıza çıkabilir. Osteoporozda akut ve kronik olmak üzere iki tip sırt ağrısı görülür. Kronik sırt ağrısı ve kifotik postür vertebralarda ki mikro kırıklardan kaynaklanmaktadır. Omurgadaki ligamentöz yapıların sürekli gerilmesi ağrıya yol açmaktadır. Osteoporozla ilişkili kifotik ve kifoskolyotik deformiteler ve bunun sonucu gelişen iliokostal sürtünme ağrılıdır ve günlük yaşam aktivitelerine engel olur. Bu deformiteler paraspinal kas kinezyolojisini bozar ve kas gücünü azaltır.
1.283 kere okundu
2 yorum
Pingback: Yaşlılarda Egzersiz | Fizyoterapistozdemir.com
Pingback: Yaşlılarda Egzersiz | Fizyoterapist | Mehmet Ali Özdemir