Plevral efüzyon, plevral boşluk içerisinde sıvı birikmesidir ve plazmada ki osmotik ve hidrostatik basınç değişikliğii yada membran premabilitesinde ki değişiklikler nedeni ile oluşur. Kalp hastalığı, böbrek ya da karaciğer rahatsızlıkları, pnömoni, malignensi, abdominal cerrahi ve kanser gibi bir çok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Kanser türleri içinde en sık plevral efüzyona neden olanlar, akciğer ve meme kanseridir.
Tipik semptomu plöritik göğüs ağrısıdır. Efüzyon miktarı arttığında öksürük ve nefes darlığı semptomları da eşlik eder. Sıvının az olduğu durumlarda iki iltihaplı zarın birbirine sürtünmesi ile nefes alıp vermekle artan şiddetli ağrı olur. Sıvının artmasıyla birlikte ağrı azalır. Artan sıvının akciğerlere Basınç yapmasına bağlı olarak mevcut nefes darlığı artar. Öksürük, ateş, titreme bu yakınmalara eşlik edebilir.
Sıvı birikimi olan alan üzerinde solunum sesleri azalmıştır ve sıvı birikiminin en üst seviyesi üzerinde vokal fremitus artmıştır. Röntgende bir sıvı hattı gözlenir. Bu sıvı bazen laterale doğru plevranın üzerine çıkar veya fissür içine sızar. Büyük bir efüzyon mediastunumu laterale iterek solunum yetersizliğine neden olabilir.
Hastalığın tanısında röntgenin yanı sıra ultrasonografi ve bilgisayarlı akciğer tomografiside kullanılır. Ayrıca torosentez yöntemi ile hastaların plevral kavitesine bir enjektörle girilir ve biriken sıvıdan örnek alınır. Bu teknik tanıda sıvının rengi ve özelliklerinin belirlenmesi amacı ile kullanıldığı gibi, tedavide aşırı artan sıvının boşaltılması amacı ile de kullanılabilmektedir. Biyopsi ile akciğerden ve plevradan alınacak örneklerde tanı amaçlı kullanılır, ancak tüm olguların %20’sinde tanı konulamaz.
Plevral Effüzyon Tedavi ve Rehabilitasyonu
Plevral efüzyon tedavisinde hastalığa neden olan faktörlere yönelik tedaviler önerilir. Kalp yetmezliğine bağlı sıvılarda idrar söktürücü ilaçlar, akciğer kanserine bağlı sıvılarda göğüs boşluğu içine ilaçlar enjeksiyonla verilebilir.
Sıvının baskısı altında ki akciğer havalanamaz. Hastanın mobilize edilmesi atelektazi gelişimini önlemeye yardımcı olur ve pozisyonlama ile gaz değişimi düzenlenebilir. Orta dereceli efüzyon varlığında sıvı olan taraf üstte kalacak biçimde yan yatma yararlı olacaktır. Bu şekilde ventilasyon ve perfüzyon oranı korunmuş olur. Geniş efüzyon varlığında etkilenmeyen akciğer üstüne baskı gelmemesi için sıvı olan taraf aşağıda bırakılır. Ayrıca hastaların akciğer ekspansiyonunu sağlamak için lokal ekspansiyon egzersizleri verilmelidir.
14.803 kere okundu