Vücudun temel koruyucu mekanizmalarından olan ağrı çok çeşitli hastalıklarla birlikte ortaya çıkabilen bir durumdur. Genellikle ikincil olarak gelişen bir durumdur ve birincil olaya paralellik gösterir. Altta yatan ağrı nedeninin ortadan kaldırılması ağrının da ortadan kalkmasını sağlayacağı gibi, altta yatan nedenin daha kötü duruma gelmesi ağrıyı daha da körükleyebilir.
Bunun dışında ağrı sosyal durum, psikolojik durum ve biyolojik durum gibi bir çok faktörden de etkilenebilir. George ve arkadaşları yaptıkları bir çalışma da ağrının psikolojik faktörlerden etkilenip etkilenmediğini araştırmışlardır. Yapılan çalışmanın özeti aşağıda verilmiştir;
Kronik ağrı, biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel faktörlerden etkilenir. Bu çalışmada, kronik kas iskelet sistemi ağrısı gelişiminde ve/veya bu durumun sürdürülebilirliğinde genetik ve psikolojik faktörlerin potansiyel rolleri araştırılmıştır. Egzersiz için omuz yaralanma modeli kullanıldı. Bu vakaya genetik (örn. COMT) ve psikolojik (anksiyete, depresif semptomlar, katastrofik ağrı, ağrı korkusu ve Kinezyofobi) gibi faktörler dahil edildi.
Çalışmaya 190 hasta dahil edildi. 190 olgunun bukkal bölgesinden DNA örnekleri alındı ve bu olguların dominant omuzlarına konsantrik-eksantrik izokinetik egzersiz kaynaklı ağrı protokolü uygulandı.Olgular ağrı şiddeti ve üst ekstremite özürlülük durumu dahil olmak üzere omuz ağrısı ile ilgili verilerin toplanması için 4 gün boyunca 24 saat aralıklarla laboratuvara gittiler.
COMT diplotin, üst ekstremitedeki katastrofik ağrı ve depresif semptomlardaki sonuçlar açısından istatistiksel olarak güçlü kanıtlar gösterdi. Bu bulgular, hastalıkların tedavsinin planlanmasında psikolojik durum ile birlikte COMT ve diğer genetik faktörlerin önemini ortaya koymaktadır.
George ve ark., J Pain 15 (2014) 68-80.
364 kere okundu