Supraspinatus tendonunun eklem bölgesindeki kısmı ön, orta ve arka olmak üzere longitudinal olarak üç eşit parçaya bölündüğünde, tendonun arka kesitinin daha ince olduğu, ön kısma binen yüklerin daha fazla olduğu, ayrıca ön kısmın esnekliğinin diğer kısımlara göre fazla olduğu gözlenir. Buradan, supraspinatus tendonunun ön parçasının mekanik olarak daha kuvvetli olduğu ve tendonun asıl fonksiyonunun önemli bir kısmını üstlendiği anlaşılmaktadır. Yaşla birlikte, tendon kuvvetinde azalma olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konulan bir gerçektir. Supraspinatus tendonunun kompresif dayanıklılığı, bursal yüz anteriorunda, eklem yüzünde ise tüberkülum majusun 10 mm proksimalinde daha fazladır. Tendondaki farklı sertlik derecelerinin yırtık oluşmasına neden olan bir faktördür.
Rotator manşet sorunlarında dejeneratif ve mekanik faktörler rol oynar. Mekanik sıkışmanın önemi, normal ve anormal rotator manşetin yapısını gösteren bir çok biyomekanik omuz modeli ile anlaşılmaya çalışılmıştır. Bunlardan ‘asma köprü modeli’ RM yırtığını tanımlamaya çalışır. Bu modelde, yırtığın serbest kenarı köprünün gerilmiş halatlarına, ön ve arka bağlantı bölgeleri ise köprünün ayaklarına benzetilmektedir.
Birçok deneysel çalışmada sağlıklı ve hasarlı manşetin kolun abdüksiyonundaki rolü anlaşılmaya çalışılmıştır. Supraspinatus, infraspinatus, teres minör ve subskapularis kaslarına kuvvet uygulandığında, kolun elevasyonu için deltoid kasının ihtiyacı olan kuvvetin sırasıyla %26 ile %36 oranlarında azaldığı gözlemlenmiştir. Tam glenohumeral abdüksiyonda ihtiyaç duyulan kuvvet azalmaktadır. Rotator manşetin sağlam olduğu, felçli olduğu ve rotator manşet yırtığı modellerinde abdüksiyonda humeral translasyonun değişmediğinin gözlenmesi, infraspinatusun fonksiyonel olduğuna işaret eder. Ayrıca, birçok çalışma rotator manşetin glenohumeral ekleme stabilite sağladığını göstermiştir. Omzun kapsüloligamentöz yapıları (statik faktörler) omuz hareket genişliğinin sonunda stabilite sağlarken, glenoidin sağlam olduğu omuzlarda rotator manşet, hareketin hem orta hem de son evresinde omuza güçlü bir stabilite sağlamaktadır.
Korakoakromiyal ark; korakoakromiyal ligament, korakoid ve akromiyonun bileşiminden oluşmaktadır. Bu yapı rotator manşet ve humerus başının üzerinde yer alır. Korakoakromial ark akromion, corakoakromiayal ligament ve corokoid arasında oluşmaktadır. Literatürde korakoakromiyal arkın yapısı, rotator manşet ile olan ilişkisi ve mekanik bası noktaları ortaya konmuştur. Kadavra çalışmalarında, rotator manşet dejenerasyonu olan omuzlarda korakoakromiyal bağın lateral ve medial bantları kısa bulunmuş ve bağın histolojik yapısında bozukluklara rastlanmıştır; bu durum, rotator manşet sorunlarını hazırlayıcı yapısal farklılıkların bulunduğunu düşündürmektedir. Korakoakromiyal arkta en yüksek basınç, akromiyonun anterolateral kenarında ve korokoidde oluşur. Subskapularis, infraspinatus ve teres minör kaslarının fonksiyon görmediği durumlarda, bu basınç %61 oranında artar. Deltoid kasının yukarı sıkıştırıcı kuvveti subskapularis, infraspinatus ve teres minör tarafından dengelenir ve deltoid kası supraspinatus ile sinerjistik çalışır.
Subakromiyal bölgeye en fazla temas 60-120 derece arasında olmakta; tip III akromiyon varlığında, akromiyon çıkıntısındaki temas bölgesi artmaktadır.
Eskiden korakoakromiyal arkın altındaki humerus ve RM temasının, rotator manşeti potansiyel olarak tehdit ettiği düşünülürdü. Bugün ise, humerusun yukarı subluksasyonunda korakoakromiyal arkın pasif stabilizatör rolünü üstlendiği bilinmektedir. Rotator manşet sağlam olmadığında, humerus başını glenoid içine tespitini sağlayan oluşum korakoakromiyal arktır.
Biseps tendonunun uzun başı; biseps tendonunun uzun başı, rotator manşetin fonksiyonel bir parçası olarak kabul edilir. Korakohumeral bağ ile transvers humeral bağ, biseps tendonunu bisipital olukta tutar. Bu tendonun gerilmesi, humerus başını glenoid içine doğru bastırır. Ayrıca humerus başı yukarı yer değiştirdiğinde, tendon humerus başının hareketlerini yönlendirir ve bu şekilde humerusun, addüksiyonda daha fazla rotasyon yapabilmesini ve aşırı abdüksiyonda hareketinin kısıtlanmasını sağlar. Humerusun anterosuperior subluksasyonunda biseps tendonunun varlığı önem taşır. Aktif kasılması olmadığında bile subluksasyon miktarı ihmal edilebilecek düzeydedir. Biseps tendonunun uzun başı skapular düzlemde omuzun abdüksiyonu ve dış rotasyonu boyunca humeral başın glenoid kavitede bir stabilizatörü olarak görev yapar.
2.054 kere okundu
That’s a well-thought-out answer to a challenging question