Diz eklemi fleksiyon, ekstansiyon rotasyon hareketlerine ek olarak sınırlı varus-valgus hareketlerine izin veren polisentrik eklemdir. Diz ekleminin hareket yeteneği geniş olmakla birlikte ağırlık taşıması açısından da önemli bir rolü vardır. Artritik dizlerde, deformite ve fonksiyonlarının cerrahi olarak düzeltilmesi 19.yy.da başlamıştır.
Diz ekleminin artroplasitisi ile ağrıda azalma, ekleme stabilize ile beraber hareketlilik kazandırma ve ekleme ait kötü postürü veya deformiteyi düzeltme amaçlanmaktadır. Endikasyon: şiddetli ağrının yanında eşlik eden deformite, primer-sekonder osteoartritis, romatoid artritis, travmatik artritis gibi durumlarda konulur. Diz protezi dayanıklı olmasına rağmen sedanter, geriartritik kişilerde veya multipil eklem tutulumu olan, sürekli ilaç kullanmakta olan genç kişilerde kullanılmaktadır. Eklem sepsis ile nöropatik artropatiler başta gelen kontraendikasyonlardır.
Hastada var olan patoloji ve cerrahın kişisel tercihine göre kullanılan protez tipi değişmektedir. Sınıflama replase edilen kompartmana, protezin fonksiyonuna ve fiksasyon türüne göre değişmektedir.
1. Yerleştirilen parçalara göre: Diz ekleminin medial, lateral ve patellofemoral kompartmanları mevcuttur.
a. Unikompartmental: femur ve tibiaya ait medial veya lateral eklem kompartmanlarından birisinin replasmadır. Diğer taraf kompartman ve patella intact’tır. Tüm TDP operasyonları içerisinde yeri % 10’dan azdır. Genellikle medial tarafa varus deformitesi için kullanılmaktadır.
b. Bikompartmental: diz ekleminin medial ve lateral kompartmanlarının değişmesiyle oluşan replasman işlemidir. Son yıllarda TDP daha tercih edilmektedir.
c. Trikompartmental: tibio-femoral ve patello-femoral eklem yüzlerinin yani tüm kompartmanlarının replasman işlemidir.
2. Protestik dizayn tarafından sağlanan mekaniksel kısıtlamanın derecesine göre;
a. Kısıtlamasız (Unconstrained): Kısıtlamasız protezlerde eklem stabilizasyonu büyük oranda yumuşak doku tarafından sağlanmaktadır. Bu nedenle kısıtlamasız protez uygulanan hastalarda ekstremite düzgünlüğü sağlandıktan sonra yumuşak doku dengesi çok iyi kazanılmalıdır.
b. Yarı kısıtlamalı (Semiconstrained): Yarı kısıtlamalı protezlerde stabilizasyon kısmen protezden kısmen de anatomik yapısı korunan bağlar tarafından sağlanmaktadır. Bu tip protezlerin dizaynında posteriyor çapraz bağ korunmaktadır. Korunan bağ tarafından eklem stabilizasyonuna katkı sağlanmaktadır.
c. Tam kısıtlamalı (fully constrained): Bu tip proteze daha çok bağ fonksiyon kaybında, aşırı valgus deformitesinde, kemik kaybının çok olduğu durumlarda, revizyon protezlerinde veya tümoral durumlarda kullanılmaktadır. Bu tip ameliyatlardan sonra eklem stabilizasyonu tamamen protez tarafından sağlanmaktadır.
3. Gereken Fiksasyon tipine göre
Çimentolu, poruslu ve press-fit olarak üç çeşittir. Fakat bazı cerrahlar tibial komponenti cementli diğer komponentleri cementsiz yaparak “hybrid” tekniğide kullanmaktadır.
TDA ameliyatlarından sonra, eklem hareketliliğini artırmak , kas gücünü geliştirmek ve en erken dönemde mobilizasyonu sağlamak için rehabilitasyon çok önemlidir. Bu nedenlerle rehabilitasyon programına preoperatif dönemde başlamalıdır. Preoperatif dönemde rehabilitasyon programına başlamak, postoperatif rehabilitasyonu kolaylaştırmakta, hastanın iyileşmesini ve GYA’lerinde bağımsızlığını hızlandırmaktadır. Postoperatif dönemde kas-iskelet sistemlerinde bazı problemler ortaya çıkmaktadır. Fizyoterapist gerekli değerlendirmeleri yaparak uygun rehabilitasyon programını hazırlar.
5.007 kere okundu